31 Aralık 2009 Perşembe

Beypazarı-Ankara

Defterler'i tutmaya başlayalı bir sene olmuş, aşağıdaki gezinin planları ise bir seneden çok daha öncesine dayanıyor. Nihayet planlar gerçek oldu da biz de geçen haftasonu Ankara ve Beypazarı'nı gezme ve kuzenler ve annemizle birlikte geçen senenin yorgunluğu atma fırsatı bulduk.

Bu vesile ile Defterler'in 1.yaşını ve herkesin yeni yılını kutlayalım...

Önce sokaklarına, misafirperver ve güleryüzlü insanlarına, onların kendi kasabalarını sahiplenişlerine ve özenle hazırlanmış müzelerine özellikle Yaşayan Müze'sine hayran kaldığımız Beypazarı...

Müzede gördüğümüz balmumundan yapılmış dokumacı İsmail Yanık'ın kendisine pazarda rastlayınca ilk sürprizi yaşadık. Aşağıdaki de İsmail Dede ve müzedeki kopyası... Kent Müzesi sırf bunun için bile görülmeye değer...



















Ve tabii ki yaklaşık 90 km yol kat edip ulaştığımız Beypazarı Hacı Bostan Konağı'ndaki kahvaltımız... Konağın misafirperver sahipleri ve enfes sofraları sayesinde gezimizin daha da lezzetlendiğini söylemeden edemeyeceğim.



















Beypazarı sokaklarının tarihi evleri, çıkan büyük yangında kasabanın neredeyse tamamının yanması üzerine Safranbolu'dan gelen ustalar tarafından yapılmış. Dolayısıyla sokakların insana Safranbolu'yu hatırlatması boşuna değil...




















Ardından Ankara Sokaklarıve Çengelhan;















19 Aralık 2009 Cumartesi

Yeşil Mercimekli Buğday Çorbası

Rahmetli anneannemin barbunya ilave ederek yaptığı buğday çorbasını annem evdeki yeşil mercimek yemeyenlere mercimeği yedirebilmek için yeşil mercimek ile yapıyor. Çorbanın sofraya her gelişinde, yeşil mercimeğin faydalarını anlatmayı da unutmadan...

Malzemeler:

1 çay bardağı mercimek
yarım limonun suyu
1 su bardağı haşlanmış buğday
1 adet soğan
1 yemek kaşığı salça
1 kase erişte

1. Mercimeği yarım limon suyu ile sıcak suda bekltin.
2. Soğanı tereyağında kavurup salçayı ilave edin.
3. Soğanlar kavrulduktan sonra içine süzülmüş mercimeği ve buğdayı ekleyip 1 litre su ile kaynamaya bırakın.
4. Kaynadıktan sonra eriştesini ve tuzunu ilave edin.
5. Üzerine bol nane ekleyip servise hazırlayın.

Afiyet olsun!

4 Aralık 2009 Cuma

Kış Reçeli

Bir kış Zonguldak'a yaptığımız ziyaret sırasında annemin teyzemden öğrendiği bu reçel, artık her kış başında pişirilir oldu. İçindeki malzemeleri kış meyvelerine göre dilediğiniz gibi çeşitlendirebilirsiniz.

Malzemeler:

2 adet ayva
3 adet elma
3 adet armut
2 kilo şeker
yarım limon suyu ve 1 çay kaşığı limon tuzu

Ayvaları soyup küp doğrayın, ardından 4 su bardağı su ile 15 dakika bir tencerede pişirin. Soyup küp doğradığınız elma ile armutları da bu tencereye ilave edip tekrar pişmeye bırakın. 5 dakika sonra da şekeri ilave edip karıştırın. 10-15 dakika sonra da limon suyunu ve limon tuzunu ekleyip pişirmeye devam edin. 5-10 dakika kadar sonra altını kapatın. Soğuyunca bir kavanoza alın (soğumadan kavanoza alırsanız kavanozunuzun dibi çıkabilir.)

Afiyet olsun.

30 Kasım 2009 Pazartesi

Et Kavurması ve Soğanlı Püre

Kurban Bayramının ikinci günü kurulan sofraların ana yemeği et kavurmasını, annem sütü sevmediği için ve et kavurmasının yanına daha çok yakıştığı için soğanlı püre ile servis etmeyi tercih ediyor. Aşağıda her ikisinin tarifi de var:

Et Kavurması ve Soğanlı Patates Püresi:

Bir kilo kuşbaşı eti iyice yıkayın. Suyunu süzdükten sonra tuzsuz ve susuz olarak düdüklü tencereye koyun. 15 dakika pişirdikten sonra ayrı bir tencerede yemeklik doğranmış iki üç baş soğanı biraz sıvıyağla veya etin yağıyla kavurun. Düdüklü tencerede pişen eti soğanla harmanlayıp tuzunu ilave ederek kavurun. Etin suyu çok gelirse, kısık ateşte suyunu çekinceye kadar kavurmakta yarar var.

Patatesleri haşladıktan sonra ezip dilediğiniz kadar, tercihen bol, soğanla kavurun. Tuzunu ilave edin. Üzerine et kavurması ekleyerek servis edin.

Afiyet olsun!

27 Kasım 2009 Cuma

Kabak Tatlısı

Uzun bir aradan sonra nihayet evimizin en klasik bayram tatlısı ile dönüş yapıyoruz. Annem tadını böyle daha çok sevdiği için kabakları derin oyarak yapıyor bu tatlıyı, biz de yeşil turuncu görüntüsünü seviyoruz en çok...

Malzemeler:

1 kilo kabak
1,5 bardak toz şeker
  1. Kabakları derin oyarak doğrayın.
  2. Süzgeç içinde yıkayın, kendi nemiyle beraber tencereye alın.
  3. Şekeri üzerine serpin, pişmeye bırakın.
  4. Kaynadıktan sonra ağır ateşe alın, bu noktada tencerenin kapağını devamlı kontrol etmek gerekiyor, zira taşma riski var.
  5. Kabaklar yarı pişince ocağı kapatıp kabakları fırına dayanıklı bir tepsiye alıp fırına verin.
  6. Üzerine ceviz ilavesiyle servis edin.

Afiyet olsun!

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Komşu Bloglar

Önce yaz, ardından da Ramazan dolayısıyla Annemin Defterleri'nde bu aralar oldukça boş sayfa birikti. Annem, Ramazanı ablasıyla beraber geçirmeye karar verdiğinden Defterler, bir müddet daha tarifsiz kalacak gibi...

Tarif veremiyorsak bari site adresi verelim dedik ve Şirin Güven'in birbirinden güzel el sanatlarının olduğu sitesinden başlamaya karar verdik. Ne de olsa kız halaya çeker değil mi ama...

Buyrunuz:
http://www.siringuven.com/


15 Haziran 2009 Pazartesi

Şerbetler

Şerbetin, Arapça'da içmek anlamına gelen 'şerben' fiilinden türetildiği varsayılmaktaymış, Fransızlar ve İtalyanlar da Osmanlı'dan öğrendikleri teknikle, karlı şerbetin benzeri olan buzlandırılmış şerbeti geliştirmişler ve adına 'sorbet' demişler imiş...

Nereden geliyor kesin bilemeyeceğiz ama şu sıcak yaz günlerinin yanında pek güzel gidiyor orası kesin!

GÜL ŞERBETİ:

Gül şerbeti okka gülü denilen reçellik gülden yapılır. Ama bu gül renksizdir ve her yerde bulunmaz. Bundan ötürü bülbül yuvası ya da mayıs gülü denilen çok kokulu, koyu pembe gülden yapılan şerbet hem daha renkli olur, hem de daha hoş kokar.

1 kilo gül şurubu için:

500 gram gül çiçeği yaprağı,
1 kilo toz şekeri,
25 gram limon tuzu,
1 limon,
1/4 litre su,

Yapımı: Gül çiçeğinin pembe yapraklarını kopardıktan sonra dip taraflarındaki beyaz bölümlerini makasla kesmeli. Böylece hazırlanan yarım kilo gül çiçeği yaprağını temiz bir süzgeçte bol suyla ve birkaç defa güzelce yıkayıp üzerindeki tozları ve yabancı maddelerle ilâçları temizlemeli. Sonra bir kavanoza koyup üzerine 1/4 litre suyla limon tuzunu kattıktan sonra sıkılmış bir limonun suyunu dök-meli ve kavanozun ağzını sıkıca kapamalı.
Gülün kokusunu ve rengini suya vermesi için kavanozu bir kenara koyup bir hafta bekletmeli (Güneşe konursa üç gün beklemesi yeterlidir).
Gül çiçeği yaprakları renklerini verip solgunlaşınca bunları kavanozdan çıkarıp atmalı. Elde kalan kırmızı ve ekşimtırak suya bir ölçüye iki ölçü hesabiyle şeker katmalı. Yani 1/4 litre suya 1/2 kilo şeker katıp erimeye bırakmalı,
Beri yanda kalan yarım kilo şekeri de 1/4 litre suda eritmeli. Sonra bu suyu güllü şerbetle iyice karıştırmalı.
Karışımı tülbendi bir huniden geçirerek süzdükten sonra ya temizce yıkanıp kurulanmış olan eski kavanoza veya 1 litrelik bir şişeye koymalı. Hava almayacak biçimde ağzını sıkıca örtüp şurubu serin bir yerde saklamalı.
Misafirlere gül şerbeti ikram edileceği vakit limonata bardaklarına gül şerbetinden iki parmak kadar koymalı. İçine birer parça buz attıktan sonra bardakları soğuk suyla doldurmalı. Uzun bir kaşıkla karıştırdıktan sonra servis yapmalı.
Eğer bu gül şurubu, uzun bir süre bozulmadan saklanılmak istenirse şekerin miktarı iki kiloya çıkarılmalıdır.
Daha koyu renkli şerbet için ise okka gülüne veya öbür güllere bir miktar da koyu renkli ve çok kokulu gül katılmalıdır.

KIZILCIK ŞERBETİ:

500 gr kızılcık
300 gr toz şeker
2 tatlı kaşığı limon suyu
1 lt su

Kızılcıklar yıkanır ve suyun yarısı tencereye alınıp kaynatılır. Kaynamış kızılcıklar, süzgeçte ezilerek suyu süzgeçten geçirilir. Suyun kalan yarısı ile şeker kaynamaya bırakılır. Kaynayınca kızılcık suyu eklenip bir taşım da beraber kaynatılır. Limon suyu ilave edilip ocaktan alınır, soğumaya bırakılır. Soğuk servis edilir.

GELİNCİK ŞERBETİ:
Gelincik şerbetinin yapımı da gül şerbetinin yapımı gibidir. Yalnız gelinciğin çiçek yapraklarının dip taraflarındaki siyah bölümleri kesmek gerekir.

MENEKŞE ŞERBETİ:
Menekşe şerbeti de gül şerbeti gibi yapılır. Bu iş için yeteri kadar kokulu kır menekşesi alınır. Ve gül şerbetindeki aynı işlem yapılır. Yalnız menekşe çiçeğinin dibindeki beyaz bölüm kesilmez.

ZAMBAK ŞERBETİ:
Zambak şerbeti desti zambağı denilen ve haziranda açan beyaz ve kokulu zambakla ağustosta açan kokulu beyaz zambaktan, yukarıda anlattığımız gül şerbeti gibi hazırlanır. Yalnız burada zambak çiçeğinin yaprağı 500 gram yerine 250 gram olacaktır. Aksi halde çok ağır kokulu olur.

KARADUT ŞERBETİ:
500 gr karadut 130 gr toz şeker 1 lt su Karadutlar ayıklanıp temizlendikten sonra akşamdan şekerle karıştırılıp sabaha kadar buzdolabında bekletilir. Tencereye alınıp suyu ilave ediir. Hepsi birlikte kısık ateşte kaynamaya bırakılır. Kaynadıktan 5 dakika sonra ocağın altı kapatılarak soğumaya bırakılır. Soğuyunca tülbentten süzdürülüp soğuk olarak servis edilir.

ÇİLEK ŞERBETİ:
500 gr çilek 130 gr toz şeker 1 lt su Çilekler ayıklanıp temizlendikten sonra akşamdan şekerle karıştırılıp sabaha kadar buzdolabında bekletilir. Tencereye alınıp suyu ilave ediir. Hepsi birlikte kısık ateşte kaynamaya bırakılır. Kaynadıktan 5 dakika sonra ocağın altı kapatılarak soğumaya bırakılır. Soğuyunca tülbentten süzdürülüp soğuk olarak servis edilir.

Afiyet olsun!

Kaynak: internette yapılan muhtelif aramalardan derlenmiştir.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Sakızlı Kurabiye


Bu sefer başardık sanki!

19 Mayıs'ı fırsat bilen tatilciler Ayvalık'tan halis sızma zeytinyağları ve damla sakızlı reçeller ile dönünce sakızlı kurabiye yapmak şart oldu. Ancak öncekilerin aksine bu seferki sakızlı kurabiyeyi, damla sakızını ezip kurabiyenin hamuruna karıştırarak değil de kurabiyenin içine iç malzemesi koyar gibi sakızlı reçeli sürerek yaptık. Hem zeytinyağı kullanmamızdan hem de reçelin maharetinden olacak, bu tarif aslına daha uygun oldu. Yalnız acemiliğimizden sakızlı reçeli biraz fazla kaçırınca sakızlar taştığı için kurabiyelerin altları üstü gibi beyaz olamadı, bir dahakine artık...


Malzemeler

2 yumurta
1 su bardağı toz şeker
yarım çay bardağı zeytinyağı
1 çay kaşığı karbonat ve üzeri için bir miktar limon suyu
4-5 su bardağı un
Sakız reçeli


Yapılışı:

  1. Bir kaba yumurtalarınızı kırın. İçine toz şekeri ilave edip iyice çırpın. Daha sonra zeytinyağını ilave edin.
  2. Derin bir kaba ununuzu eleyin, ortasını açın. içine yumurta, zeytinyağı ve şeker karışımını ilave edin.
  3. Karbonatı avcunuza alıp üzerine limon suyu gezdirerek karbonatınızın köpürmesini sağlayın. Bunu da hamura ekleyin, yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun.
  4. Hamurdan küçük parçalar koparıp içine sakızlı reçel veya hindistan cevizi reçeli sürüp hamuru elinizde yuvarlayarak kapatın.
  5. Üzerine toz şeker serpip fırına verin.

Afiyet olsun!

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Zeytinyağlı Dolma & Sarma


Yazın gelmesi ile sofralarda baş köşeye oturan zeytinyağlılardan en zor yapılanı ama en çabuk biteni zeytinyağlı yaprak sarmasıdır sanırım. Her ne kadar çok çabuk bitse de, bu sıcaklarda yemek ısıtma derdine son verdiği için bile, bu yemeği ilk akıl edenlere ve Ege mutfağına şükretmek gerek herhalde...

Malzemeler:

4 büyük soğan
3 su bardağı pirinç
1 adet havuç
1 adet limon
2 tatlı kaşığı toz şeker
1 su bardağı zeytinyağı
Asma yaprağı
Yeşil dolmalık biber
Karabiber, tuz, nane
Dolmaların üzeri için 1 adet domates

Yapılışı:
  1. Soğanları yemeklik ince ince doğrayın. Zeytinyağında pembeleşene kadar kavurun. Havucu da rendeleyip soğanların içine katın ve soğanla beraber birkaç kere daha çevirin.
  2. Pirinçleri iyice yıkayıp süzün ve tencereye ilave edin. Karabiber, tuz ve naneyi de ekledikten sonra tüm malzemeyi karıştırın.
  3. Zeytinyağlıların vazgeçilmezi olan ve annemin püf noktası kabul ettiği şekeri de karışıma ekleyin ve karıştırın. 1 su bardağı soğuk suyu da tencereye ekleyip bir taşım kaynatın. Daha sonra altını kapatıp pirinçleri 10 dakika kadar dinlenmeye bırakın.
  4. Asma yaprakları salamura ise bol suda en az 3 kere yıkayıp yaprakları tuzundan arındırın. Eğer taze yaprak kullanacaksanız yaprakları erimelerine izin vermeyecek kadar haşlayın.
  5. Sarma işlemine geçebilirsiniz, tencereye sarmalarınızı ve dolmalarınızı dizdikten sonra yıkanmış ve soyulmuş bir limonun dilimlerini de yaprakların üstlerine dizin. Parlak olması için tekrar üzerine yağ gezdirebilirsiniz.
  6. 4 su bardağı suyu tencereye ilave edip tencereyi kısık ateşteki ocağa koyun, pişerken devamlı kontrol edip suyunu çektikçe yeni su ilave edebilirsiniz. Üzerlerine bir tabağı ters çevirip koyarsanız pişen pirinçlerin etkisi ile şişecek olan sarmalarınız açılmayacaktır.

Afiyet olsun!

17 Mayıs 2009 Pazar

Kapalı Pide
























Annemin komşularından öğrendiği tariflerden bir diğeri de burada, Fatma Teyzenin kapalı pide tarifi hem çok hafif hem de her türlü iç harcına uygun.

Siz dilerseniz içi için peynir, maydanoz veya kıyma veya patates hazırlayabilirsiniz. Annem ise domates rendesi ile peynirli, maydanozlu karışımı tercih ediyor genelde, domates pideye ayrı bir lezzet katıyor.

Malzemeler:

2 su bardağı ılık süt
1 su bardağı sıvı yağ
2 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 yumurtanın sarısı (üzeri için)
İç malzemesi


  1. Ilık süt ve sıvıyağ ile mayayı eritin.
  2. İçine tuzunu ve şekerini ilave edin.
  3. Ayrı bir kapta unu eleyerek ortasını açın ve mayayı una yavaş yavaş yedirin.
  4. Hamuru mayalanmaya bırakın, ardından küçük bezeler koparıp rulo biçiminde incecik açın. Ortasına dilediğiniz iç malzemeyi ekleyin. Hamuru uçlarından birleştirin.
  5. Üzerine yumurta sarısını sürdüğünüz pideleri annemin tabiri ile tepsi mayasına bırakın yani tepside de mayalanması için bir 15 dakika daha dinlendirin.
  6. Ardından fırına verin.

Afiyet olsun!

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Yatakhane Açması


Annemin ilk başlarda, yatakhaneye doğru olan uzun yolculuklar(!) için hazırladığı, daha sonra her piknikte, her yolculukta çıkınımızda baş köşeye yerleşen açmasının tarifi bu, eğer siz de yolluk olarak yapacaksanız yolculuğun ilk bir saatinde açmanızın tükeneceğini bilmenizde ve yolculuğun geri kalanı için başka şeyler de hazırlamanızda fayda var.

Açmanın en güzel tarafı ise, arkadaşlarınızın sizi her gördüğünde 'hala tadı damağımızda' demesi ve yatakhane anılarınızın unutulmazlarından biri olması...

Malzemeler:

1 su bardağı ılık su
1 paket yaş maya
1 tatlı kaşığı tuz
4 yemek kaşığı şeker
2 yumurta( 1'inin sarısı üzeri için ayrılacak.)
1 su bardağı sıvıyağ
Oda sıcaklığında tereyağı
Alabildiği kadar un
Çörek otu

Yapılışı:
  1. Bir tarafta ılık su ve sıvıyağ ile yaş mayayı eritin. İçine tuzu ve şekeri de ilave edip tüm malzemeyi birbirine yedirin.
  2. Ayrı bir kaba 3 su bardağı unu eleyin, ortasını açın. Ortasına yumurtaların birini, diğer yumurtanın da sarısını ilave edin. Diğer kapta erittiğiniz mayayı yavaş yavaş bu karışıma yedirin.
  3. Daha sonra hamurunuzun aldığı kadar un ilave ederek hamuru yoğurmaya devam edin. Ele yapışmayan oldukça yumuşak bir hamurunuz olacak.
  4. Hamurunuzu sarıp 45 dakika kadar mayalanmaya bırakın.
  5. Mayalanan hamurdan cevizden biraz büyükçe bir parça alıp elinizde açın, içine bıçak yardımıyla tereyağını sürün. Hamura burarak açma şeklini verin.
  6. Tepsiye dizdikten sonra üzerine yumurta sarısını sürüp çörek otu serpin. Fırına verin.
Afiyet olsun!

27 Nisan 2009 Pazartesi

Sultani Bezelye Kavurması

Sultani bezelyenin kabuklarının içinde araka bezelyedekinin aksine taneler olmuyor, olsalar bile olanlar da çok küçük oluyor. Yine de doğada yetişen bu bitki elbette ziyan edilmiyor. Bol kaynar suda sultani bezelyeler haşlanıp süzülüyor. Yemeklik doğranmış bir büyük soğan tereyağında pembeleştirildikten sonra, içine bir yumurta kırılıp tuzu ve karabiberi ekleniyor. En sonunda da haşlanmış sultani bezelyeler tencereye eklenip kavruluyor ve afiyetle yeniyor...

12 Nisan 2009 Pazar

Beykoz'da Sabah ve Galdirik(Hodan) Kavurması

Kimi yerlerde galdirik kimi yerlerde hodan olarak bilinen ota, Güner Teyzemiz de dere pancarı diyor. Adı ne olursa olsun çok lezzetli bir ot olan galdiriğin kavurmasını, kızartmasını, turşusunu ve hatta turşusunun kavurmasını dahi yapmak mümkün.

Galdiriğe artık pazarlarda da rastlayıp mutlu olsak da biz hala sabah yürüyüşüne koruya çıktığımızda, kendi ellerimizle toplamayı daha çok seviyoruz ve tabii ki ikindide kavurup çayın yanında yemeyi...
























Galdirik otunu toplayıp köklerini ve yapraklarını atıyor ve sadece saplarını kullanıyorsunuz. Eğer çok taze ise yaprağını da kullanabilirsiniz. Sapları iyice yıkayıp bol suda haşlamak gerekiyor önce. Haşlanan sapları süzdükten sonra elle sıkarak tüm suyunu alın. Bol tereyağında soğanı kavurun. İçine yumurta kırıp bir iki kere yumurtayı soğanla çevirin. 3'er cm kalınlığında doğradığınız sapları da içine ekleyin. Sapları kavururken dilerseniz içine, bir miktar ince ince doğranmş sucuk veya çemeni de ekleyebilirsiniz. Karabiber ve tuzu da ekledikten sonra tencereyi ocaktan alın. Ocaktan aldıktan sonra ince doğranmış taze soğan, dere otu ve maydanozu da üzerine ilave edip iyice karıştırın. Sıcakken çayın yanında veya yoğurtla servis edin.

Afiyet olsun!

10 Nisan 2009 Cuma

Bir Bahar Sabahı...
























Hazır lale mevsimi de açılmışken bir öğleden sonrayı Yıldız Parkı'nda avare avare dolaşmaya adamaktan daha iyisi olamaz diye düşünüp annemizle beraber kendimizi yollara vurduk.


























































Yıldız Şale'deki eğitimlerden de böylece tesadüfen haberdar olduk. Bizim ebru çalışması yaparken rastladığımız Dilek Hanım, Türk Süsleme Sanatlarını Yaşatma Derneği hakkında bizi bilgilendirdi. Hat, tezhip, minyatür ve ebru gibi Türk süsleme sanatları üzerine uzun süreli kurslar düzenlediklerini ve bu kursların da Milli Eğitim Bakanlığına bağlandığını böylece öğrenmiş olduk.

Biz kafamızda gideceğimiz kursların hayalini kuraduralım annem yanında getirdiği elişini oturduğumuz kır kahvesinde yapmaya başladı bile, ördüğü örümcek desenli şalın tarifi ise başka bahara...

















7 Nisan 2009 Salı

Muzlu Toplar

Annem tavuk göğsünü çok sever ve tatlılarında da bolca kullanır. Daha doğrusu kendisi sadece Muzlu Rulo Pasta ve Alman Pastası yediği için genelde bizim evde yapılan pasta tarifleri de rulo pastanın kreması ile tavuk göğsünün farklı çeşitlemelerden oluşuyor.

Muzlu toplar da bu çeşitlemelerden bir diğeri...




Malzemeler:

125 gr margarin
1 su bardağı un
1 su bardağı şeker
2,5 su bardağı süt
1 paket vanilya
8 adet Anamur muzu










Yapılışı:
  1. Margarini bir tencereye alıp eritin, ardından unu ilave edin. Un helvası yapar gibi durmaksızın çevirerek unu kavurun. Yaklaşık 4 dakika kavurmanız yeterli olacaktır, malzeme koyu bir krem rengi almalı.
  2. İçine şekeri ilave edip, şeker malzemenin içinde kaybolana kadar bir müddet daha kavurma işlemine devam edin.
  3. Malzemeye soğuk sütü de ilave edin, sütü ilave ederken tencereyi ocaktan alırsanız taşma-yanma riskini azaltmış olursunuz. Daha sonra tencereyi tekrar ocağa alıp sütü karışıma iyice yedirin. Vanilyayı da ekleyip yoğun bir muhallebi olana kadar pişirin.
  4. Tencereyi ocaktan alın, ılıdıktan sonra buzdolabına yerleştirin. 1-2 saat bekletin.
  5. Buzdolabından çıkardığınız muhallebi hamur kıvamını almış olacaktır. Elinizde poğaça açar gibi açın ve içine bir adet muz dilimi yerleştirip elinizde yuvarlayarak kapatın.
  6. Son olarak topları hindistan cevizine bulayarak servis edin.

Afiyet olsun!

6 Nisan 2009 Pazartesi

Erik Kompostosu


Ev yapımı taze içeceklerin yazın olduğu kadar kışın da tüketilmesi mümkün. Özellikle de evde hasta ve ilaç kullanan biri varsa, böbreklerin temizlenmesi için birebir olan, şifa niyetine tüketilebilecek, oldukça da lezzetli içecekler kompostolar...

Aslında yazları taze meyveden yaptıklarımızın adı kompostoymuş, kışın meyve kurularından yapılanın adı ise hoşafmış. Eskiden derin dondurucular olmadığı için, kışın içecekler sadece kurutulmuş meyvelerden yapılabilirmiş. Tabii ki artık derin dondurucular kışın da komposto pişirilmesine izin veriyor.

Bunun için annem yazın Beykoz'daki bahçemizden topladığı eriklerin bir kısmını kış için ayırıyor. Ardından yıkadığı erikleri, buzdolabı poşetlerine paylaştırıyor. Böylece birer kullanımlık küçük paketler hazırlamış oluyor. Kışın gerektiğinde de derin dondurucudan çıkarıp çözülmesini beklemeden kompostusunu pişirebiliyor.

Malzemeler:

1 kilo erik
5 su bardağı şeker
3 litre su

Yapılışı:
  1. Erikleri sadece saplarından ayıklayıp yıkayın. Annem çekirdekleriyle kaynatmayı tercih ediyor. Kış için hazırlıyorsanız erikleri süzdükten sonra buzdolabı poşetlerine doldurun. Eğer hemen pişirecekseniz erikleri genişçe bir tencereye alın.
  2. Önce 2 su bardağı su ile erikleri kaynatın. Böylece, kompostonun pişme süresi kısalmış olacaktır.
  3. Erikler pişince tencereye 2,5 litre daha su ilave edin, su kaynayınca 5 su bardağı şekeri de ilave edip tekrar kaynamaya bırakın.
  4. Kaynadıktan sonra ocaktan alıp ılıtın.

Afiyet olsun!

1 Nisan 2009 Çarşamba

İstanbul'da Minyatür Odalar

HAYALLERE SIĞMAYAN MİNYATÜR ODALAR

Henry Kupjack minik, büyüleyici ve her detayı kusursuz pek çok ‘Minyatür Oda’ çalışması ile dünyanın çeşitli müzelerinde sanat eserlerini sergiliyor, şimdi de sıra İstanbul'a gelmiş.

Sergiye gösterilen rağbet hiç durmadan arttığı için serginin süresi uzatılmış, o nedenle şimdilerde kalkmış olması gereken sergi bir süre daha meraklılarına açık olacak. Aşağıdaki bağlantıyı kullanarak sergiyle ilgili daha detaylı bilgileri alabilirsiniz:

http://www.rmk-museum.org.tr/sergi-2008/odalar.html



Annemizle felekten bir gün çalıp hafta içi kaytarması yaptığımız bir sırada uğradığımız sergiyi, biz de büyük bir keyifle gezdik. Minyatür lavabonun yanındaki minyatür askıda asılı havlunun kenarındaki minyatür dantel ile yanda resmi olan Osmanlı Kahvehanesi bizim favorilerimiz arasında...



28 Mart 2009 Cumartesi

Mercimek Köftesi

Bugün öğrendik ki canınız mercimek köftesi istiyorsa aklınızdan geçirmeniz yeterliymiş! Annenizin içine doğup mercimek köftelerini hazırlaması ve sizin, eve geldiğinizde mükellef bir sofrayı hazırlanmış bulmanız sadece an meselesi imiş, söylemenize bile gerek yok...

Malzemeler:

2 su bardağı kırmızı mercimek
1 su bardağı ince bulgur(kısırlık)
yarım demet maydanoz
yarım demet taze soğan
1 adet kuru soğan
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
1 limon
1,5 çay bardağı zeytinyağı
tuz
isteğe göre acı pul biber veya kara biber

Yapılışı:
  1. Mercimekleri bol suda birkaç kez yıkayıp süzün. Mercimekleri derin bir tencereye alın ve üzerlerini bir parmak geçecek kadar su ekleyip haşlamaya bırakın. Tencerenin kapağını kapatmamaya dikkat edin, aksi takdirde taşabilir.
  2. Mercimekler yarı pişince, takribi 10 dakika sonra renkleri değişince, tencerenin ortasını açın ve yıkanmış bulgurları mercimeklerin ortasına gömün. Bir su bardağı soğuk su ekleyip yeniden haşlamaya bırakın. Bu aşamada üzerlerine iki tatlı kaşığı tuzu da ekleyebilirsiniz.
  3. Ayrı bir tarafta, kuru soğanı ince ince doğrayıp 1 çay bardağı sıvıyağda pembeleşene kadar kavurun. İçine biber ve domates salçalarını da ekleyin. İki veya üç dakika daha kavurmaya bırakın.
  4. Haşlanmış mercimek ve bulgurun üzerine soğan-salça karışımını ilave edin. Tüm malzeme birbirine geçene kadar karıştırın.
  5. İçine karabiber ve pul biber ekleyin, ılımaya bırakın.
  6. Yarım demet maydanoz ve taze soğanı da ince ince doğrayıp köfte harcına ekleyin.
  7. Üzerine küçük bir kapta hazırlamış olduğunuz limon suyu ve yarım çay bardağı sıvıyağ karışımını da ekleyip harcı harmanlayın.
  8. Harcınızdan küçük parçalar koparıp elinizle köfte şeklini verin. Bol kıvırcık ve limonla servis edin.

Afiyet olsun!

24 Mart 2009 Salı

Karaköy Poğaçası

Annemle yaptığımız gezilerin en keyiflileri Eminönü istikametine doğru olanlar genelde... Çarşıları gezip lokumları çıkınımıza atıp iskelelerin yanına vardığımız vakit, oradaki salaş balıkçılardan bir balık ekmek yemeden Eminönü'nden ayrılmak imkansız!

Ama dönüş yoluna geçmeden çok önce, sabahın köründe, kendinize yiyecek bir şeyler arıyorsanız Karaköy'deki pastanelerin dumanı üstünde tüten leziz poğaçaları işinizi görebilir; yok evde annenizle bir beş çayı sefası yapmak istiyorsanız da tarifteki işe yarayabilir...

Malzemeler:

1 su bardağı yoğurt
1,5 su bardağı sıvıyağ
1 yumurtanın beyazı (sarısı üzeri için ayrılacak)
1 yemek kaşığı yaş maya
1 tatlı kaşığı şeker
bir tutam tuz
un

İçi için;
maydanozlu peynir

Yapılışı:
  1. Önce mayayı küçük bir kaseye alın, ılık su, tuz ve şekerle ezin. 10 dakika bekletin.
  2. Ununuzu ise geniş bir kaseye alın, ortasını açıp sıvıyağı, yoğurdu, yumurtanın beyazını ve daha önce küçük kasede hazırladığınız mayayı ekleyin.
  3. Çok yumuşak bir hamur elde edene kadar karışımı yoğurun.
  4. Hamurdan küçük bezeler koparıp içine harcınızı ekleyin ve bezeleri yuvarlayın.
  5. Üzerlerine yumurtanın sarısını sürüp fırına verin.

Afiyet olsun!

23 Mart 2009 Pazartesi

Mayalı Kek

Beraber cici papa yediğimiz çocukluk arkadaşları evlendi, anneler gözyaşı döktü, yeni evler kuruldu, yeni kurulan ailelerden yeni tarifler edinildi ve annem bir yeni tarifle daha döndü eve...

Aşağıdaki, annemin kendi kızı gibi sevdiği, bizlerin çocukluk arkadaşı Tülay Ersan'ın kayınvalidesinin kek tarifi... Bu kek, daha çok tatlı bir ekmeği andırıyor, annemin ekmeklerle arası çok iyi olduğu için de evde sık sık yapılıyor...

Malzemeler:

1 kilo undan 1 su bardağı eksik un
1 paket yaş maya
1 su bardağı sıcak su
1 çorba kaşığı toz şeker
1 çay bardağı sıvıyağ
1 tutam tuz

İçine;
haşhaş veya ceviz,

Yapılışı:
  1. Derin bir kaba unu koyun, ortasını aralayıp içine mayayı yerleştirin.
  2. Sıcak suyu mayanın üzerine döküp mayayı eritin ve toz şekeri de ilave edip hamuru yoğurmaya başlayın.
  3. Elde ettiğiniz hamuru 4 parçaya ayırın. Her parçayı bol sıvıyağ ile küçük bir yufka büyüklüğünde açın ve içine dilediğiniz iç malzemesini ekleyin.
  4. Diğer bezelere de aynı işlemi uygulayın.
  5. Hepsi aynı işlemden geçince parçaları üst üste koyup burarak bir rulo elde edin.
  6. Yağladığınız kek kalıbının içine ruloyu yerleştirin. Üzerine kalan sıvıyağı sürüp fırına verin.

Afiyet olsun!

14 Mart 2009 Cumartesi

Hint Pare

Şekerpare'nin içine hindistan cevizi eklersek ne olur diyorsanız, işte tarifteki tatlı oluyor...

dipnot: şerbetli tatlıları sevmeyiz deyince yazmak şart oldu da, hint pareyi severiz çokça!

Malzemeler:
1 paket oda sıcaklığında yumuşak margarin
2 yumurta, 1'inin sarısı üzeri için
1 paket kabartma tozu
2 çay bardağı hindistan cevizi
Alabildiği kadar un

Şerbeti için;
4 bardak su
4 bardak şeker
yarım limonun suyu


  1. Hindistan cevizi en son eklenecek şekilde tüm malzemeyi bir kaba alın.
  2. Yumuşak bir hamur elde edince hindistan cevizlerini ekleyin ve hamurdan oval parçalar hazırlayın.
  3. Üzerine çatalla hafifçe bastırarak şekil verdiğiniz parelerin üstüne yumurtanın sarısını sürüp fırına verin.
  4. Diğer taraftan, ayrı bir tencerede şerbeti hazırlayın.
  5. Pareler fırından çıkar çıkmaz yani hem şerbet hem de pareler sıcakken üzerlerine hazırladığınız şerbeti dökün.
  6. Soğumaya bırakın. Ilık veya soğuk servis yapın.

Afiyet olsun!

8 Mart 2009 Pazar

Portakallı Pasta

Bizim evde, bu kadar zamanda bir tane tatlı yazmamızdan anlaşıldığı üzere tatlıya, özellikle şerbetli olanlarına pek rağbet edilmez. Aşağıdaki portakallı pasta, bizim gibi ağır tatlılardan hoşlanmayan evler için ideal bizce, hem de oldukça kolay!

Malzemeler:

portakallı muhallebi için:
4 çay bardağı portakal suyu
2 çay bardağı su
1 çay bardağı nişasta
1,5 çay bardağı şeker

sade muhallebi için:
1 litre süt
1,5 çay bardağı nişasta
1,5 çay bardağı şeker

ara katı için:
2 paket kakaolu piknik bisküvi
  1. Portakal suyunu, nişastayı, şekeri ve suyu bir tencereye alıp, devamlı karıştırarak pişirin. Muhallebi kıvamına gelince ıslatılmış, nemli bir kalıbın içine dökün.
  2. Üzerlerine sütle ıslatılmış bisküvileri iki kat olacak şekilde dizin.
  3. Sade muhallebiyi de ayrı bir tencerede hazırlayıp, dizdiğiniz bisküvilerin üzerine dökün ve pastanızı buzdolabına koyun.
  4. Ertesi gün, kalıbınızın altını hafifçe ısıtıp servis tabağınıza ters çevirin.

Afiyet olsun!

5 Mart 2009 Perşembe

Cici Papa

Adının nerden geldiğini bilmediğimiz cici papa, annemin vazgeçilmez kahvaltı aperatiflerinden biri. Hele ki yazsa ve çocuksanız yemekten bıkmayacağınız uydurma bir yiyecek bu... Uydurma diyorum; çünkü asıl amacın bayat ekmekleri değerlendirmek olduğunu düşünüyorum.

Malzemeler:
1o adet ekmek dilimi, bayat olması tercih nedeni
2 yumurta
150 gr dilediğiniz tür beyaz peynir
maydanoz
tereyağı
  1. Bir kaba yumurtaları kırıp çırpın.
  2. İçine ince kıyılmış maydanozları ve ezilmiş peynirleri katın.
  3. Dilimlenmiş ekmeklerin üzerine tereyağı sürün, yağın üzerine de hazırladığınız bu karışımı iyice yayın.
  4. Bütün ekmekleri böyle hazırlayınca ekmekleri ızgaranın teline yerleştirin veya fırına verin. Yumurtası pişinceye yani üzerleri kızarıncaya kadar pişirin. Zeytin ve taze demlenmiş çay ile servis edin.

Afiyet olsun.

23 Şubat 2009 Pazartesi

Kurdele İşi Tepsi


Hazır elişi defterinin sayfalarını karıştırmaya başlamışken, bir diğer örneği de yazmakta yarar var.


Annemin İsmek'in kurslarına giderken gördüğü, kurdele işinin güzel bir kullanım örneği bu tepsi...




İlk adım olarak, üstteki resimde olduğu gibi istediğiniz bir örneği siz kasnakta işliyorsunuz, sonra da bunu tepsi haline getirtmek için ustalara veriyorsunuz, onlar sizin için çerçevesini hazırlıyor.


Annemin, Bakırköy'de bir ustası var bu iş için, resimdeki de annemin Güner Teyzemiz için yaptığı tepsinin bitmiş hali...

21 Şubat 2009 Cumartesi

Kırkyama Yatak Örtüsü
























Üstteki annemin küçük kırkyama parçalarını birleştirerek yaptığı, oldukça basit ve tamamlandığında çok sevimli gözüken elişi yatak örtüsü...

Dergilerde birbirinden ayrı örnekler olarak sunulan bu küçük parçaları, birbirine uyumlu renklerden yapıp yine uyumlu bir renkten zemin seçerek yatak örtüsünü tamamlıyorsunuz.

İsterseniz aynı örneklerden yastıklar da yapıp kendinize takım hazırlayabilirsiniz. Yorganlama kısmı biraz daha zahmetli olduğu için, anneme göre, sık aralıklarla teyellemeye özen göstermek bu işin püf noktası, aksi halde yorganlama sırasında desenlerde kaymalar olabiliyor.

14 Şubat 2009 Cumartesi

Banma

Babam yıllarca, annemi sarma sararken gördüğü her seferinde aynı şakayı yapıp ''...uğraşılır mı bununla, pilavını ayrı yapın, lahanasını ayrı haşlayın.''derdi, biz de güler geçerdik.

Yıllar geçti, biz Güner Teyze ile komşu olduk ve bu ilginç, bir o kadar da leziz yemekle de böylece tanışmış olduk.

Aşağıda tarifi olan banma da tıpkı babamın dediği gibi, pilavı ayrı pişirilen ve iç harcı lahanaya yenilirken sarılan bir yemek. Belki de 'yemek'ten çok bir yeme usulü, Güner Teyze'mizin banma usulü...

Malzemeler:

1 çay bardağı sıvıyağ
1 büyük soğan
150 gr kıyma
1 tane domates veya tepeleme 1 yemek kaşığı salça
3 su bardağı dene (yarma denesi veya dövülmüş buğday)
3 bağ kara lahana
nane, dereotu, maydanoz,
karabiber, tuz ve isteğe göre acıbiber
  1. Kara lahanaları iyice yıkayın ve bütün olarak haşlayın. Süzerek bir kaba alın.
  2. Ayrı br tencerede soğan ile yağı kavurun. İçine kıyma ekleyin, kıyma da kavrulduğunda salçayı veya domatesi ekleyin.
  3. İç harcı pişince içine 6 su bardağı su ekleyin ve haşlanmaya bırakın. Su miktarı, kullandığınız dene miktarının iki katı olacak şekilde isteğe göre değiştirilebilir.
  4. Su ile beraber haşlanan iç harcına, deneleri de ekleyip pilav gibi pişirin. İnmesine yakın karabiber ve tuzu, bol nane, kıyılmış dereotu ve maydanozu ekleyin. Pilav biraz sulu kalacak. Risotto kıvamından biraz daha kuru, Türk pilavından daha lapa bir pilav olacak.
  5. Arzuya göre bol acıbiber de ilave edilebilir.
  6. Bu aşamada hazırlıklar tamamlanıyor, artık süzülmüş lahanaları bir kaba, pişirdiğiniz iç harcını-pilavı- ayrı bir kaba alıp sıcak servis yapabilirsiniz. Aslına bakarsınız çiğ köfteyi marula sarıp yer gibi yeniyor. İstersiniz sarma gibi sarıp öyle de servis yapabilirsiniz; ama eliniz mahkum elle yiyeceksiniz!

Afiyet olsun!

8 Şubat 2009 Pazar

Hasta Çorbası veya Terbiyeli Şehriye Çorbası

Evimizde ne zaman bir hasta peydah olsa bu çorba pişirilir. Aslında bizim 'hasta çorbamız' başka yerlerde terbiyeli şehriye çorbası olarak da biliniyor olabilir; ama bizim evdeki adı bu, tarifi de aşağıda...

Malzemeler:

2 çorba kaşığı yağ
2 çorba kaşığı un
2 fincan şehriye
1 limon
1 yumurtanın tamamı veya sadece sarısı
tuz
  1. Tencerede margarin ve tereyağı karışımından oluşan yağı eritip un ile kavurun, kavurduktan sonra içine şehriyelerin yarısını ilave edip, şehriyeleri de pembeleşene kadar kavurun. Annem şehriyelerin bir fincanını tel şehriyeden bir fincanını da arpa şehriyeden seçiyor.
  2. Tencereye dilediğiniz kadar soğuk su ilave edip, çorbanızı kaynamaya bırakın.
  3. Kaynamaya başlayınca, içine kalan şehriyeleri ilave edip şehriyeler pişene kadar tekrar kaynamaya bırakın.
  4. Ayrı bir kapta un ile yumurtayı iyice çırpın ve çorbadan bir kepçe alıp bu karışıma ekleyin. Böylece un-yumurta karışımını ılıştırın. Daha sonra azar azar ve bir taraftan da çorbayı karıştırarak bu karışımı tencereye ilave edin. Eğer işlemi çok hızlı yaparsanız yumurtanın beyazları hızlıca pişebilir, bu nedenle karışıma sadece yumurtanın sarısını ilave etmeyi de tercih edebilirsiniz; ama annem yumurtanın beyazı sağlıklı olduğu için beyazını da ekliyor.
  5. Tuzunu ilave edip, bir taşım daha kaynatın.

Afiyet ve geçmişler olsun!

31 Ocak 2009 Cumartesi

Pırasa Çullaması

Güner Teyzemiz'in her pişirdiğinde bize de bir tabak ayırdığı leziz yemeklerinden biri daha...

İnternette yine bir arama yapıp bu yemek hakkında da araştırma yaparken, karşımıza 19 Mayıs Üniversitesi'nde Araştırma Görevlisi olan İlknur Karagöz isimli bir hocanın çalışması çıktı: 'Samsun ve İlçelerinde Yemek Adları'.

Pırasa çullaması ve daha nicelerine bu araştırmada yer verilmiş; ancak ıspanak döğnelemesi hala esrarını koruyor. Henüz hiçbir yerde ona dair bir bilgiye rastlayamadık.

Bu arada, anlaşıldığı üzere Güner Teyzemiz de Samsunlu. O, Alaçam'ın meşhur yemeklerinden yaptıkça biz de buraya yazarız nasılsa...

Malzemeler:

yarım kilo pırasa veya 3 kök pırasa
2 yumurta
1 büyük soğan
150 gr kıyma
1 yemek kaşığı salça
1 fincan sirke
tuz, karabiber, pul biber veya acı biber

  1. Pırasaları yıkayıp 5-6 cm uzunluğunda doğrayın.
  2. Sıcak suda diri kalacak şekilde haşlayın.
  3. 2 yumurtayı çırpın, pırasaları yumurtaya bulayıp bol yağda hafifçe kızartın. Yemeği pişireceğiniz tencereye kızarmış pırasaları dizin.
  4. Ayrı bir tavada kıymayı bol soğan ve salça ile kavurun, tuz, karabiber ve acı biberi ekleyin.
  5. Bir tencereye aldığınız kızarmış pırasaların üzerine bu kıymalı harcı yayın ve üzerini bir parmak geçecek kadar kaynar su ilave edip kaynatın.
  6. 5-7 dakika kaynattıktan sonra sirkeyi üzerlerine gezdirin ve bir taşım daha kaynatın.

Afiyet olsun!

13 Ocak 2009 Salı

Aşure

Kase kase aşureler el değiştirmeye başladı bile... Şimdilerde, her tattan aşure, kapınızı çalmaya başlamıştır mutlaka: yoğun olanı alt kattan, bol yemişlisi üst kattan, şekeri tadında bırakılmış olanı yan komşudan... Damak zevkine göre, herkesin kendi evine özel bir aşure tarifi var anlaşılan.

Bizim yazacağımız pek tabii ki, annemin yaptığı ve ağabeyimin seneler önce 21 kase yiyip mide zafiyeti geçirmesine sebep olan aşurenin tarifi...

Bildiğiniz gibi hazırlıklar bir gece öncesinden başlıyor. Bugün yapılması gerekenler: yarım kilo aşurelik buğdayı bir tencereye alıp, bol suda haşlamak ve bir gece boyunca buğdayları haşlandıkları suda bekletmek... Diğer taraftan 1 su bardağı nohut ile 1 su bardağı kuru fasulyeyi de gece boyunca suda bekletmek gerekiyor.

14.01.2009

Dün, yarım kilo buğdayı haşlayıp sabaha kadar bekletmiştik. 1 su bardağı nohut ile 1 su bardağı kuru fasulyeyi de suya koymuştuk. Bugün ilk iş, kuru fasulye ile nohutu haşlamak. Dünden haşlanan buğdayların olduğu tencereyi büyükçe seçerseniz, ertesi gün yapacağınız işlemlere aynı tencerede devam edebilirsiniz.

Malzemeler:

yarım kilo buğday
1 su bardağı nohut
1 su bardağı kuru fasulye
1 çay bardağı pirinç
50 gr dolmalık fıstık
100 gr kavrulmuş fındık
100 gr kuru kayısı
100 gr kuru üzüm
100 gr kuş üzümü
2 adet elma
2 portakalın kabuğu
1 tatlı kaşığı karanfil
1 kilo şeker
tuz

üzeri için:
ceviz, nar, tarçın, kuru incir...

  1. Geceden suda bekletip bugün ilk iş haşlamaya başladığınız kuru fasulye ve nohutlar haşlanınca malzemelerinizi süzün.
  2. Bir önceki akşamdan haşladığıız buğdaylar iyice suyunu çekmiş olmalı. Sabah, buğdayları 4 litre su ile yeniden kaynatmaya başlayın. 100 gr kavrulmuş fındığı hemen bu aşamada tencerenize atabilirsiniz. Haşlanmış ve süzülmüş kuru fasulye ve nohutları da kaynamakta olan buğdaya ekleyin.
  3. Tencerede müstakbel aşureniz kaynarken, bir cezvede 2 bardak su ile karanfillerinizi kaynatın. Karanfillerin kokusu suya geçince kaynayan aşureye suyunu süzün ki karanfiller aşurenin içine karışmasın.
  4. Diğer taraftan, küp küp doğradığınız kuru kayısılar ile kuru üzümleri ve kuş üzümlerini karıştırıp sıcak suda bekletin.
  5. Bir tutam tuzu tencereye ilave edin, sadece tuz atmış olmak için(tamemen annemin tabiri)...
  6. Pirinci yıkayıp tencereye ilave edin. İşlemlerin sonuna yakın, aşurenin suyu gözünüze duru gelirse kurtarıcı olarak pirinçten bir miktar daha ilave edebilirmişsiniz.
  7. Elmaları soyup küp küp doğrayın, portakalın rendesiyle beraber tencereye ilave edin.
  8. 4.aşamada hazırladığınız kuru meyveler ile beraber şekerinizi de tencereye ekleyip aşurenizi kaynamaya bırakın.
  9. 40-45 dakika kadar kaynattığınız aşureyi, taslara alıp üzerlerini nar, tarçın, ceviz ve isterseniz küp doğranmış kuru incirler ile süsleyin. Ilınınca buzdolabında soğutun.

Afiyet olsun!

11 Ocak 2009 Pazar

Pırasa Dolması

Bu yemek için aldığınız pırasaların iri olması gerekiyor. Ne kadar iri olursa pırasalar, o kadar iyi! Tezgahtan uygun pırasaları seçmek dışında hiçbir zorluğu olmayan; ama çok lezzetli ve besleyici bir sebze yemeği bu...

Malzemeler:
6-7 sap pırasa
5 yemek kaşığı yoğurt
1 yemek kaşığı un
1 limonun suyu

İç harcı için:

250 gr kıyma
1 büyük soğan
1 çay bardağı pirinç
yarım demet kıyılmış maydanoz
2 veya 3 yemek kaşığı salça
1 çay bardağı sıvıyağ
Yarım çay bardağı su
karabiber, tuz

  1. Pırasaları bir tencereye alıp üzerlerini biraz geçecek kadar sıcak su ekleyin. Pırasalar yumuşayıncaya kadar haşlayın.
  2. Haşlanmış pırasaları 10'ar cm uzunluğunda kesin. Pırasaların üzerine, bir bıçak yardımıyla boylamasına bir çizik atın. Böylece dikdörtgen pırasa yaprakları elde edeceksiniz.
  3. İç harcı için gereken tüm malzemeleri karıştırın. Dikdörtgen hale getirilmiş pırasa yapraklarının içine bu harcı koyup yaprakları muska biçiminde katlayın.
  4. Hazırladığınız muskaları tencereye dizip 1 su bardağı su ile kısık ateşte pişirin. Pişmesine yakın ayrı bir kapta çırparak hazırladığınız yoğurt, limon suyu ve un karışımını pırasaların üzerine dökün. Terbiyeden sonra bir müddet daha (5-7 dakika) kaynatın.

Afiyet olsun!

10 Ocak 2009 Cumartesi

Ispanak Döğnelemesi

Annem, tarifleri ve elişleriyle olduğu kadar yıllarca özenle biriktirdiği komşularıyla da bilinir. Kendisi de övünecekse kurduğu komşuluk ilişkileriyle övünür en çok. Bu nedenle annemin tariflerinin olduğu bir yere, komşularından öğrendiklerini de yazmazsak olmaz...

Bu tarif de, anneme uzun yılar komşuluk yapmış olan, babaanne ve anneannelerin yokluğunda bizlere de cici büyükannelik yapan Güner Teyzemize, annemin Güner Ablasına ait.

Yemeğin ismini, arama motorlarında arattıysak da başka yerde bulamadık, imladan emin değiliz o yüzden. Duyduğumuz gibi yazıyoruz adını. Kardeşler olarak, bizde hatırası çok olan bu yemeğe başka bir isim vermeyi uygun bulmadık çünkü...

Malzemeler:

1 kilo ıspanak
1 büyük soğan
100 gr tereyağı
3 su bardağı yoğurt
2 diş sarımsak
2 tatlı kaşığı toz şeker
tuz


  1. Sirkeli suda yıkanmış ıspanakları elle ikiye veya üçe bölüp (metal bıçak kullanmadan) 2 su bardağı su ile haşlayın. Ispanakların yarısını kepçe yardımıyla bir kaba alın. Üzerine 1 tatlı kaşığı şekeri gezdirip dilediğiniz kadar tuz ilave edin. Kalan yarısına da aynı işlemi uygulayın. Şeker kullanılırsa ıspanağın dilde bıraktığı buruk tattan eser kalmayacaktır.
  2. Diğer tarafta, yemeklik doğranan soğanı tereyağında pembeleşene kadar kavurun, kavrulmuş soğanları haşlanmış ıspanakların üzerine gezdirin.
  3. Son olarak, ayrı bir kapta hazırladığınız sarımsaklı yoğurt karışımını da ıspanakların üzerine dökün.

Afiyet olsun!

8 Ocak 2009 Perşembe

Fasulye Diblesi

Dible de oldukça bilinen bir yemek Karadeniz'de. Kimi yerlerde lahana döşemesi diye de bilinen, lahana ile yapılanı daha çok tanınır. Giresun'da sıkça yapılan ve bizim maaile pek sevdiğimiz diğer bir türü ise fasulye diblesi. Bildiğim kadarıyla annem babamla evlenene kadar bilmezmiş diblenin bu türünü, öğrendiği zaman da kendince değiştirerek uygulamış her zamanki gibi. Aslında yağ ve soğan sonradan pişirilip üstüne ekleniyormuş; ama annemin tarifinin püf noktası yemeğin soğanla ve yağla beraber pişirilmesi...

Malzemeler:

1 kilo taze fasulye
1 su bardağı pirinç
1 baş soğan
3 yemek kaşığı yağ
tuz
  1. Fasulyeleri yıkayıp ince ince verevine kesin.
  2. Soğanı yemeklik doğrayıp yağda kavurun.
  3. Küçük küçük verev doğranmış fasulyeleri soğanlara ekleyip kendi suyuyla 5 dakika pişirin.
  4. Fasulyelerin ortasını açıp yıkanan pirinçleri fasulyelerin ortasına gömün. 1 çay bardağı su ekleyip pirinçler pişene kadar tencerenizi kısık ateşte bırakın. Pirinçlerin önceden sıcak suda bekletilmesine gerek yok, yıkanmaları yeterli.
  5. Pirinçler dağılmadan ve fasulyeler piştiğinde tuzu ilave edip tüm malzemeleri karıştırın, demlenmeye bırakın. Sebzeler ve pirinç, pilav gibi tane tane olmalıdır.

Afiyet olsun!

Lahana Çorbası

Karadeniz mutfağında çok kullanılan bir bitki lahana, lahana çorbası da bunun en bilinen örneklerinden biri. Lezzetli bir lahana yemeği için, lahananın kırağı yemiş olması gerekiyormuş, zira lahana kış sebzesiymiş. Yazın toplanan lahananız varsa buzlukta bir süre bekletip kırağı etkisini kendiniz de yaratabilirsiniz, aksi halde lahananızın tadı size acı gelebilirmiş. Aşağıdaki annemin yaptığı haliyle bizim evde pişen lahana çorbasının tarifi...

Malzemeler:

1 bağ kara lahana
1 su bardağı haşlanmış kuru fasulye
1 çay bardağı bulgur veya pirinç
2 veya 3 yemek kaşığı mısır unu
2 adet sivri biber
1 su bardağı haşlanmış mısır
1 yemek kaşığı salça
1baş soğan
1 tatlı kaşığı içyağ
125 gr tereyağ veya margarini
tuz

  1. Bir tencerede 1 litre kaynamış suya yıkanmış ve ince ince doğranmış kara lahanaları ekleyip haşlayın. Su kaynamadan lahanalar ilave edilirse lahanalar sararır. Bu nedenle kaynamış suya atmak gerek. Saplar ezilebilecek kıvama gelince de lahanaları süzün.
  2. Tencereye bir baş soğanı yemeklik doğrayın. Tercihen yarısı tereyağından yarısı da margarinden oluşan 125 gr yağda soğanları kavurun. İçine içyağını, salçayı, kıyılmış acı sivri biberi ekleyin. Soğan soluncaya kadar pişirin.
  3. İçine bu sefer de süzülen lahanayı, haşlanmış fasulye ve mısırı, bulguru ve 3 litre kaynar suyu ekleyip kaynamaya bırakın.
  4. Diğer taraftan, küçük bir kapta mısır ununu soğuk su ile sulandırıp çorbaya karıştırarak ilave edin. Tuzu da ekleyip malzemeler pişinceye kadar bir müddet daha kaynatın.

Afiyet olsun!