27 Nisan 2009 Pazartesi

Sultani Bezelye Kavurması

Sultani bezelyenin kabuklarının içinde araka bezelyedekinin aksine taneler olmuyor, olsalar bile olanlar da çok küçük oluyor. Yine de doğada yetişen bu bitki elbette ziyan edilmiyor. Bol kaynar suda sultani bezelyeler haşlanıp süzülüyor. Yemeklik doğranmış bir büyük soğan tereyağında pembeleştirildikten sonra, içine bir yumurta kırılıp tuzu ve karabiberi ekleniyor. En sonunda da haşlanmış sultani bezelyeler tencereye eklenip kavruluyor ve afiyetle yeniyor...

12 Nisan 2009 Pazar

Beykoz'da Sabah ve Galdirik(Hodan) Kavurması

Kimi yerlerde galdirik kimi yerlerde hodan olarak bilinen ota, Güner Teyzemiz de dere pancarı diyor. Adı ne olursa olsun çok lezzetli bir ot olan galdiriğin kavurmasını, kızartmasını, turşusunu ve hatta turşusunun kavurmasını dahi yapmak mümkün.

Galdiriğe artık pazarlarda da rastlayıp mutlu olsak da biz hala sabah yürüyüşüne koruya çıktığımızda, kendi ellerimizle toplamayı daha çok seviyoruz ve tabii ki ikindide kavurup çayın yanında yemeyi...
























Galdirik otunu toplayıp köklerini ve yapraklarını atıyor ve sadece saplarını kullanıyorsunuz. Eğer çok taze ise yaprağını da kullanabilirsiniz. Sapları iyice yıkayıp bol suda haşlamak gerekiyor önce. Haşlanan sapları süzdükten sonra elle sıkarak tüm suyunu alın. Bol tereyağında soğanı kavurun. İçine yumurta kırıp bir iki kere yumurtayı soğanla çevirin. 3'er cm kalınlığında doğradığınız sapları da içine ekleyin. Sapları kavururken dilerseniz içine, bir miktar ince ince doğranmş sucuk veya çemeni de ekleyebilirsiniz. Karabiber ve tuzu da ekledikten sonra tencereyi ocaktan alın. Ocaktan aldıktan sonra ince doğranmış taze soğan, dere otu ve maydanozu da üzerine ilave edip iyice karıştırın. Sıcakken çayın yanında veya yoğurtla servis edin.

Afiyet olsun!

10 Nisan 2009 Cuma

Bir Bahar Sabahı...
























Hazır lale mevsimi de açılmışken bir öğleden sonrayı Yıldız Parkı'nda avare avare dolaşmaya adamaktan daha iyisi olamaz diye düşünüp annemizle beraber kendimizi yollara vurduk.


























































Yıldız Şale'deki eğitimlerden de böylece tesadüfen haberdar olduk. Bizim ebru çalışması yaparken rastladığımız Dilek Hanım, Türk Süsleme Sanatlarını Yaşatma Derneği hakkında bizi bilgilendirdi. Hat, tezhip, minyatür ve ebru gibi Türk süsleme sanatları üzerine uzun süreli kurslar düzenlediklerini ve bu kursların da Milli Eğitim Bakanlığına bağlandığını böylece öğrenmiş olduk.

Biz kafamızda gideceğimiz kursların hayalini kuraduralım annem yanında getirdiği elişini oturduğumuz kır kahvesinde yapmaya başladı bile, ördüğü örümcek desenli şalın tarifi ise başka bahara...

















7 Nisan 2009 Salı

Muzlu Toplar

Annem tavuk göğsünü çok sever ve tatlılarında da bolca kullanır. Daha doğrusu kendisi sadece Muzlu Rulo Pasta ve Alman Pastası yediği için genelde bizim evde yapılan pasta tarifleri de rulo pastanın kreması ile tavuk göğsünün farklı çeşitlemelerden oluşuyor.

Muzlu toplar da bu çeşitlemelerden bir diğeri...




Malzemeler:

125 gr margarin
1 su bardağı un
1 su bardağı şeker
2,5 su bardağı süt
1 paket vanilya
8 adet Anamur muzu










Yapılışı:
  1. Margarini bir tencereye alıp eritin, ardından unu ilave edin. Un helvası yapar gibi durmaksızın çevirerek unu kavurun. Yaklaşık 4 dakika kavurmanız yeterli olacaktır, malzeme koyu bir krem rengi almalı.
  2. İçine şekeri ilave edip, şeker malzemenin içinde kaybolana kadar bir müddet daha kavurma işlemine devam edin.
  3. Malzemeye soğuk sütü de ilave edin, sütü ilave ederken tencereyi ocaktan alırsanız taşma-yanma riskini azaltmış olursunuz. Daha sonra tencereyi tekrar ocağa alıp sütü karışıma iyice yedirin. Vanilyayı da ekleyip yoğun bir muhallebi olana kadar pişirin.
  4. Tencereyi ocaktan alın, ılıdıktan sonra buzdolabına yerleştirin. 1-2 saat bekletin.
  5. Buzdolabından çıkardığınız muhallebi hamur kıvamını almış olacaktır. Elinizde poğaça açar gibi açın ve içine bir adet muz dilimi yerleştirip elinizde yuvarlayarak kapatın.
  6. Son olarak topları hindistan cevizine bulayarak servis edin.

Afiyet olsun!

6 Nisan 2009 Pazartesi

Erik Kompostosu


Ev yapımı taze içeceklerin yazın olduğu kadar kışın da tüketilmesi mümkün. Özellikle de evde hasta ve ilaç kullanan biri varsa, böbreklerin temizlenmesi için birebir olan, şifa niyetine tüketilebilecek, oldukça da lezzetli içecekler kompostolar...

Aslında yazları taze meyveden yaptıklarımızın adı kompostoymuş, kışın meyve kurularından yapılanın adı ise hoşafmış. Eskiden derin dondurucular olmadığı için, kışın içecekler sadece kurutulmuş meyvelerden yapılabilirmiş. Tabii ki artık derin dondurucular kışın da komposto pişirilmesine izin veriyor.

Bunun için annem yazın Beykoz'daki bahçemizden topladığı eriklerin bir kısmını kış için ayırıyor. Ardından yıkadığı erikleri, buzdolabı poşetlerine paylaştırıyor. Böylece birer kullanımlık küçük paketler hazırlamış oluyor. Kışın gerektiğinde de derin dondurucudan çıkarıp çözülmesini beklemeden kompostusunu pişirebiliyor.

Malzemeler:

1 kilo erik
5 su bardağı şeker
3 litre su

Yapılışı:
  1. Erikleri sadece saplarından ayıklayıp yıkayın. Annem çekirdekleriyle kaynatmayı tercih ediyor. Kış için hazırlıyorsanız erikleri süzdükten sonra buzdolabı poşetlerine doldurun. Eğer hemen pişirecekseniz erikleri genişçe bir tencereye alın.
  2. Önce 2 su bardağı su ile erikleri kaynatın. Böylece, kompostonun pişme süresi kısalmış olacaktır.
  3. Erikler pişince tencereye 2,5 litre daha su ilave edin, su kaynayınca 5 su bardağı şekeri de ilave edip tekrar kaynamaya bırakın.
  4. Kaynadıktan sonra ocaktan alıp ılıtın.

Afiyet olsun!

1 Nisan 2009 Çarşamba

İstanbul'da Minyatür Odalar

HAYALLERE SIĞMAYAN MİNYATÜR ODALAR

Henry Kupjack minik, büyüleyici ve her detayı kusursuz pek çok ‘Minyatür Oda’ çalışması ile dünyanın çeşitli müzelerinde sanat eserlerini sergiliyor, şimdi de sıra İstanbul'a gelmiş.

Sergiye gösterilen rağbet hiç durmadan arttığı için serginin süresi uzatılmış, o nedenle şimdilerde kalkmış olması gereken sergi bir süre daha meraklılarına açık olacak. Aşağıdaki bağlantıyı kullanarak sergiyle ilgili daha detaylı bilgileri alabilirsiniz:

http://www.rmk-museum.org.tr/sergi-2008/odalar.html



Annemizle felekten bir gün çalıp hafta içi kaytarması yaptığımız bir sırada uğradığımız sergiyi, biz de büyük bir keyifle gezdik. Minyatür lavabonun yanındaki minyatür askıda asılı havlunun kenarındaki minyatür dantel ile yanda resmi olan Osmanlı Kahvehanesi bizim favorilerimiz arasında...